This is not the official website of Juventus F.C. S.p.A. All the trademarks JUVENTUS, JUVE, and are exclusively owned by Juventus Football Club, Turin, Italy. The Official website of Juventus F.C. S.p.A. is www.juventus.com

Bu web sitesi Juventus F.C. S.p.A’nın resmi internet sitesi değildir. JUVENTUS, JUVE ve markalarının tamamı münhasıran Torino, İtalya adresinde bulunan Juventus Futbol Kulübüne aittir. Juventus F.C. S.p.A. ‘nın resmi web sitesi www.juventus.com ‘dur.

19 Ağustos 2017 Cumartesi

Sezon Öncesi Yazısı - Juventus'un hakimiyeti tehlike altında


Uzun zamandır bloğu ihmal ettiğimizin farkındayız. Facebook ve Twitter sayfalarımızdan sizinle iletişim kurmaya, paylaşmaya devam ettik. Yeni sezon öncesinde takımın son durumuyla ilgili yazmayı planlıyordum. Ancak hem işlerimin yoğunluğu hem de Juventus’un Şampiyonlar Ligi’nde yine son adımı atamayarak kupayı kaldıramamasının ardından yaz döneminde kadroda yaşanan kan kaybı, yazının sarkmasına neden oldu.



Takımdan ayrılan ve takıma dahil olan isimler oldu. Takımdan ayrılan isimlerden kuşkusuz en dikkat çekici olanı Leonardo Bonucci. Savunma için önemli bir isim olmasının yanında, Juventus’un kompakt oyununda da önemli bi parçayı kaybettik. Geçen sezon Şampiyonlar Ligi’nde Sevilla ile deplasmanda oynanan maçı hatırlayanlar dediğimi daha iyi anlayacaktır. Juventus’un ön alanda yaptığı olağanüstü presin bir ayağını da, arka tarafı güven veren savunma oyuncuları oluşturuyordu. Bonucci’nin ayrılmasının ardından o bölgeye herhangi bir transfer yapılmadı ve Allegri’nin dörtlü savunma oynaması durumunda Barzagli-Rugani-Benatia’dan biri Chiellini’nin yanına gelecek.

Tottenham’la Wembley’de oynanan ve benim de stattan takip ettiğim mücadelede Juventus’un çok dağınık bir görüntü çizdiği görüldü. Khedira-Pjanic ikilisi orta sahada fizik olarak çok zayıf kalırken, ikinci yarıda oyuna giren Marchisio da Tottenham orta sahaları Moussa Sissoko ve Moussa Dembele ve Eric Dier’e karşı ikili mücadele kazanmakta zorlandılar. Tottenham’ın orta sahaya kadar çıkardığı savunma çizgisiyle, ön alanda yapılan prese karşı savunmadan olgun top çıkarmakta zorlanan Juventus, Bonucci’nin yokluğunu bu sezon bence en çok bu noktada hissedecek. 


Juventus Serie A'da sezonun ilk maçına, Cagliari karşısına çıktığı bu dizilişi, bu sezon sıkça görebiliriz.

Allegri’nin 3-4-3 süprizlerini, Bonucci’siz oluşacak savunma tandemi nedeniyle bu sezon daha az görmemiz muhtemel. Zira hazırlık maçlarında Benatia-Barzagli-Rugani geri üçlüsünün iyi bir görüntü vermediğini ve sezonun devamında da bu üçlüyü aynı anda sahada görme ihtimalinin düşük olduğunu söyleyelim. Taraftarlar ise, 4-2-3-1'in Juventus'u merkezi güçlü bir takımdan, kanatları kullanmaya öncelik veren sıradan bir takıma çevirdiğini düşünüyorlar. Tottenham maçı ve Lazio'yla oynanan ve kaybedilen İtalya Süper Kupa finalini düşündüğümüzde haksız da sayılmazlar.


Khedira-Marchisio-Pjanic rotasyonunun yanına yapılan Matuidi transferi hem nitelik hem de nicelik olarak o bölgeyi rahatlatacaktır. Ancak Real Madrid’le oynanan Şampiyonlar Ligi finali gösterdi ki, o son adımı atabilmek için, “bir tık üst seviye oyunculara” ihtiyacını var. Paulo Dybala’yı bir kenara koyarsak, Gonzalao Higuain, Juan Cuadrado, Mario Mandzukic ve yeni transfer Douglas Costa’nın bahsettiğim seviyede oyuncular olmadığını düşünüyorum. Real Madrid’e karşı kaybedilen finalin devre arasında, takımdan ayrılan Dani Alves’in soyunma odasına çıkardığı rezalet, takımın ikinci yarıda yaşadığı düşüşün ana sebebi. Ancak buna karşın Real Madrid orta sahasının üstünlüğüne cevap verilemediği gibi, Dybala’nın sindiği, Higuain’in de Ramos’un markajında bütün maç gözükmediği bir mücadele izlemiştik.

Juventus’un hücum rotasyonu hali hazırda Serie A için yeterli gözüküyor. Ancak son 6 sezondur Serie A’ya ambargo koyup, hanedanlık kurulmasına rağmen  taraftarlar artık Şampiyonlar Ligi kupasını istiyor. 2015 ve 2017’de final oynayan Juventus, bana kalırsa her iki maçı da “winner” olarak tabir edilen oyuncu eksikliği nedeniyle kaybetti. Sezona başlarken savunmadan, takımın en önemli parçanın kaybedilmesi, hücum hattına da belirttiğim titre sahip bir oyuncunun eklenmemesi sebebiyle taraftarlar yeni sezona girerken Şampiyonlar Ligi’ndeki macera için çok umutlu değil.



Bununla beraber son birkaç sezondur Juventus’u zorlayan Roma ve Napoli’nin yanı sıra Milan’ın da bu sezona önemli transferlerle ve iyi bir havayla giriyor olması, Juventus’un Serie A’daki hakimiyetinin de tehlike altında olduğunu gösteriyor.


Ancak bardağın dolu tarafına bakmak gerekirse, Max Allegri’nin elinde iyi tanıdığı bir oyuncu grubu var. Diğer takımlara oranla ana iskelet kadrosu daha oturmuş olan bir takım. Bu iskeletten önemli parçalar ayrılmış olsa da, Allegri bize daha önce kanıtladığı gibi taktiksel dehasıyla bu durumu bertaraf edebilir.

YAZAN: ANIL YAZAR 

11 Mayıs 2016 Çarşamba

Dominasyon!

15 Temmuz 2014’te, sezonun başlamasına birkaç gün kala, Conte’nin istifasıyla başlayan sürecin ardından Juventus, İtalya’daki hakimiyetini sarsılmaz hale getirdi. Şampiyonlar Ligi’nde final oynadı ve bu sezon 12 puan gerisine düştüğü zirve yarışında, lig sonunda rakiplerine 12 puan fark atarak yine şampiyon oldu. Bu dominasyonun arkasında, Conte’nin varisi olmak için pek uygun görülmeyen ve kendisini resmi imza törenine götüren arabası taraftarlar tarafından tekmelenen, tükürülen Massimiliano Allegri var.

Geçen sezon kıtanın dışına çıkılarak, Avrupa’yı sallayan Allegri ve öğrencileri, Barcelona karşısında üçleme yapmayı başaramadı ama Yaşlı Hanımefendi’nin Avrupa arenasına yeniden döndüğünü ilan etti. Ancak finalin ardından Andrea Pirlo, Arturo Vidal ve Carlos Tevez gibi ilk 11’inden direkt olarak üç oyuncu kaybeden Allegri, bu isimlerin yerine Sami Khedira, Paulo Dybala ve Mario Mandzukic’i dahil etti. Uğruna 40 milyon dökülen ve büyük umutlar bağlanan genç Dybala ile bonservissiz olarak transfer edilen Khedira transferinde Juventus’un hedefi 12’den vurduğunu söyleyebiliriz. Kariyeri düşüşte olan Mario Mandzukic’in, Carlos Tevez’in ayrılmasından sonra taraftarı tatmin etmediği kesin. Hırvat forvetin Bayern Münih’le oynanan Şampiyonlar Ligi rövanşında takımını açık hedef haline getirdiği oyununa aşağıda değineceğim.

Sıkıntılı başlangıç
Pirlo ve Vidal’in ayrılığından sonra Allegri’nin orta sahada yeni bir düzenlemeye gitmesi kaçınılmazdı. Ancak bu yeni düzende Allegri’nin elini güçlendiren bir koz vardı. Pirlo’nun ortasahadaki yumuşak oyunuyla düşürdüğü savunma direnci, Marchisio’nun Pirlo’nun layığıyla yaptığı “Regista” rolüne geçişi, Khedira’nın gelişi ve Pogba’nın varlığıyla bu sezon sorun olmaktan çıkacaktı.

Ancak daha lig başlamadan Marchisio ve Khedira’nın yaşadığı uzun sakatlık dönemi Allegri’nin planlarını suya düşürdü. Allegri’nin 3-5-2’den rahatlıkla 4-4-2’ye dönebilen sisteminde, Pogba’nın yanında oynayan Padoin, Sturaro ve Pereyra’lı orta sahasıyla Juventus ligin ilk haftalarında arka arkaya kayıplar yaşadı.

Sol şeride geçtiler
Ligin ilk 6 maçında 3 mağlubiyet, 2 beraberlik alan ve tek galibiyetini de Genoa deplasmanında alabilen Juventus, Khedira ve Marchisio’nun dönüşüyle birlikte yükselişe geçti. Şampiyonlar Ligi’nde gruplara ikide ikiyle başlanmasının ardından ligde de işler yavaş yavaş yoluna girmeye başladı. Dybala ve Pogba’nın çok kötü oynadığı Sassuolo deplasmanında 1-0 kaybettiler. Ekim sonundan itibaren sol şeride geçtiler ve arka arkaya 15 maç kazandılar. Toplamda ise 26 maçın 25’ini kazandılar, birinde berabere kaldılar. Bu müthiş seri, geçtiğimiz pazar günü Verona’da 2-1’lik mağlubiyetle sona erdi.

Savunma sanatı sekteye uğradı
Şampiyonlar Ligi’nde Sevilla’ya son maçta kaybederek grup liderliğini veren Juventus, 2.turda Bayern Münih’le eşleşti. Juventus Arena’daki ilk maçta dar 4-4-2 ve ilerde Morata ve Dybala ile oluşturulacak pas istasyonuyla eksik Bayern karşısında avantajlı bir skor yakalayacağını düşündüğüm Juventus, maça fazlasıyla ihtiyatlı başlamış ve 2-0 geriye düştüğü maçı 2-2’ye getirerek, yaptığı geri dönüşle rövanş öncesi umut vermişti.

Allianz Arena’daki rövanş öncesi Chiellini, Dybala ve Marchisio’nun sakatlığıyla Allegri’nin elindeki rotasyon bir hayli daralmış oldu. Oyunu yine kendi yarı sahasında kabul eden Allegri, defans hattında eksikleri bulunan Bayern’in savunma arkasına atılacak uzun topları ve Morata’nın delici driblinglerini kullanmaya çalıştı. Khedira’nın da yükselen formuyla birlikte savunmanın önündeki kesici oyunuyla Juventus arkada sağlam dururken, soyunma odasına da 2-0 önde girdi.

İkinci yarıda Khedira’nın oyundan çıktığı bölüme kadar oyunu rölantide götürmekte zorlanmadı. Khedira’nın ardından Morata’nın çıkışı Juventus’un takım savunmasını büyük sekteye uğrattı. İspanyol golcü oyunda kaldığı süre boyunca Xabi Alonso’ya yaptığı presle Bayern ataklarının olgun bir şekilde şekillenmesini engelledi. Ancak Khedira ve son olarak da Morata’nın çıkışıyla Xabi Alonso ve Vidal orta sahada tabiri caizse cirit attılar. Morata’nın yerine oyuna giren Mandzukic, Morata’nın Alonso’ya yaptığı presi yerine getirmedi ve Juventus savunması direkt olarak rakibin baskısını üzerinde hissetmeye başladı. 89 dakika boyunca kusursuz oynayan Evra’nın kaptırdığı top sonrası yenen golle maç uzadı. Morata ve Cuadrado’yu kenara alan Allegri’nin elinde uzatma dakikaları için hamle şansı da kalmadı ve tur Max’ın ellerinden kayıp gitti. Son 4 takıma ve finale kalan takımlara baktığımız zaman, Juventus’un Bayern’i elemesi halinde kupa için iddialı takımlardan biri olabilirdi.

Juventus’un geçen sezon özellikle Real Madrid’e karşı sıkça kullandığı ani ön alan baskınlarını bu sezon çok fazla göremedik. Vidal’ın ayrılığı sonrası Khedira’nın Şilili kadar diri olmaması sebebiyle bu sezon ön alan presleri bir baskın niteliğinden çıktı. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi Khedira’nın, Pirlo’ya oranla Juventus orta sahasını daha sert ve mücadeleci bir hale getirdiği de kesin ki bunun en iyi örneği olarak Bayern Münih maçında Khedira öncesi ve sonrası Juventus’unu verebiliriz.

Juventus'un sezonunu değerlendirirken bu sezon 10 numaranın hakkını verdiğini söylememiz gereken Pogba'ya değinmeden olmaz. Sezonun ilk bölümünde sendelese de Fransız oyuncu Juventus orta sahasına dünya standartlarında bir katkı sağladı ve "HI5TORY" de öne çıkan isimlerden oldu.

Üç büyük oyuncusunu kaybetmesine, sezon başında yaşanılan sakatlıklara ve zirvenin 12 puanın gerisine düşmesine rağmen Juventus, Allegri’nin meziyetleriyle geriden gelip zirvedeki yerine yine oturdu ve üst üste 5.kez olmak üzere 34.şampiyonluğunu (taraftarların rakamı) kazandı. Serie A’nın son yıllarda düşen kalitesine rağmen Şampiyonlar Ligi’nde de iyi işler yapılıyor ve yapılmaya devam edilecek. Torino günleri de, Allegri’nin CV’si için iyi bir referans, biyografisi için de unutulmaz yıllar olarak yerini alacaktır.

                                                YAZAN: ANIL YAZAR

24 Şubat 2016 Çarşamba

Esaretten Kaçış / Juventus 2-2 Bayern Münih

Juventus’un 8 Aralık 2015’ten beri kaybetmemesi, ligde yakaladığı ivmeyle yeniden zirveye oturması, sakatların iyileşerek takımın rotasyonunun ve oyunun oturmasının ardından, Bayern Münih’le eşleştiğimizi öğrendiğim günkü düşüncelerim revizyona uğradı. Buna Bayern Münih’in son 2 aydır düşüşte olan performansı ve stoperdeki sıkıntıları da eklenince tur şansının %50-50’ye geldiğini düşündüm.
Max Allegri’nin 3-5-2’den 4-4-2’ye evrilebilen sistemiyle geçen sezon Real Madrid önünde turu geçip finale ulaşmıştık. Bu sezon sakatlıklar nedeniyle bu silah çok fazla sonuç vermese de Juventus’un oynadığı dar 4-4-2, yani Pogba-Cuadrado ve Dybala-Mandzukic’li sistem, ilerde pas istasyonu oluşturduğunuz takdirde, iştahlı oyuncularınız da varsa rakiplerinizi yarı sahasına hapsedeceğiniz bir sistem haline gelir.

Ancak Bayern Münih’e karşı dün akşam Juventus’un oyuna fazlasıyla ihtiyatlı başladığını kabul etmekle birlikte oyunun ilk 50 dakikasının Juventus için esaretten başka bir anlam ifade etmediğini belirtmemiz gerek.  Bayern Münih maçın özellikle ilk yarısında topa öyle bir sahip oldu ki, Juventus’un Bayern Münih için aldığı önlemler artık bir prangaya dönüştü. Bayern Münih’in yoğun baskısı karşısında Juventus ilk yarıda Mandzukic’le yakaladığı 1-2 cılız pozisyon dışında rakip yarı alana yerleşmekte zorlandı. İlerde değil pas istasyonu, 3 pas dahi yapamadı. Bayern’in oyunu Juventus yarı alanına öylesine sıkıştırıp, oyunun boyunu o denli kısalttı ki, maçın 27.dakikasında Neuer kendi yarı alanının ortalarından topu karşılayarak arkadaşlarına servis etti. Bu Juventus’un ilk yarıda ne denli bir esaret yaşadığının en büyük göstergesiydi. Gol ise maçın başından beridir Bayern’in bizi vurmak istediği yerden, kanat organizasyonu sonucu geldi.
İlk yarıdaki gereğinden fazla ihtiyatlı oyun, Bayern’in dominasyonuna ortam hazırladı.



Prangayı Sturaro kırdı
Allegri’nin, Bayern’in silahlarını durdurmak adına maça fazlasıyla önlem alarak başlamasına anlam verilebilir. Ancak stoper tandeminde Kimmich ve Alaba’yla başlayan Alman ekibine karşı oyunun belli dakikalarından itibaren diş göstermek gerekirdi. Nitekim oyunun ikinci yarısında başa baş oynadığımız, hatta domine ettik diyebileceğimiz son 30 dakikasında 2-0’dan 2-2’yi bulmayı başardık.
Juventus özellike Serie A’da, Pogba-Khedira- Marchisio üçlüsüyle fizik olarak rakiplerini orta sahada sürklase edebiliyor. Burada işin büyük kısmını Marchisio ve Pogba kotarıyor. Geçen sene Real Madrid’i yarı finalde saf dışı bırakırken Allegri’nin silahlarından biri de ani ön alan presleriydi. Ancak Vidal’ın ayrılığı sonrası Khedira’nın Şilili kadar diri olmaması sebebiyle bu sezon şu ana dek bu ön alan presleri bir baskın niteliğinden çıkmış durumda. Öndeki isimlerden Dybala ve Mandzukic’in de ilk yarıda neredeyse ceza sahası önlerine kadar yaslandığını defalarca gördük.
İlk yarıdaki esaret ve yenilen ikinci golün ardından Juventus’un Allianz Arena’ya 2-2 ile gitmesi umutları taze tuttu. Özellikle ikinci yarının son 30 dakikasındaki oyun etkileyiciydi.  Allegri’nin Sturaro-Khedira değişikliği kritikti. İleride Morata-Mandzukic ikilisini oluşturarak, Bayern’in merkezdeki kırılganlığını kullanmak istedi. Oyunun son bölümlerinde nicelik olarak olmasa da nitelik olarak etkili sonuçlar verdi.


Maç öncesi dün gecenin sloganı ‘Kahraman ol’du. Juventus adına dün gecenin kahramanı, beraberlik golünü kaydederek umutları diri tutan Sturaro oldu.

                                                                                           YAZAN: ANIL YAZAR

29 Haziran 2015 Pazartesi

23 Haziran 2015 Salı

Mario Mandzukic Resmen Juventus'ta

Oyuncu Adı: Mario Mandzukic
Bilgileri: 29 yaşında - Hırvatistan
Mevki: Forvet
Eski Takım: Bayern Munih
Yeni Takım:Juventus
Transfer Detayı: 19.000.000 € bonservis
Maaş: Yıllık 3.500.000 .
Milli Takım: 52 Maç - 15 Gol(Hırvatistan)
      

      Juventus forvet takviyesini dünyaca ünlü bir yıldızı kadrosuna katarak yaptı. Bayern Münih'te forma giyen Mario Mandzukic ile 3+1 yıllık anlaşma imzalandı. Sağlık kontrolünden geçtikten sonra 4 yıllık sözleşmeye imza atan Mandzukic, Juventus'un bu sezonki en büyük gol silahı olacak gibi görünüyor...

9 Haziran 2015 Salı

Teşekkürler Juve

2006’daki Calciopoli Skandalı’nın ardından küme düşme, 2011’e kadar geçen başarısız ve silik sezonlar ve ardından ayağa kalkış, şahlanış. Conte ile kazanılan 3 Serie A şampiyonluğu, ardından daha ilk sezonunda lig-kupa-Şampiyonlar Ligi üçlemesine yaklaşan Allegri.
6 Haziran 2015 akşamı Massimiliano Allegri, Juventus tarihindeki ilk üçlemeyi yapan teknik adam olarak tarihe geçmeye çok yakındı. 1959-1960 sezonunda Carlo Parola’nın ve 1994-1995 sezonunda Marcelo Lippi’nin gerçekleştirdiği lig-kupa ikilemesi rekorlarına ortak olan Allegri, 12 yıl sonra finale çıkardığı Bianconeri’yle Şampiyonlar Ligi’ni de kazanarak kulüp tarihine geçmeyi hedefliyordu.
Maç öncesi yazdığım yazıda sabırla arkada beklememiz gerektiğini savunmuştum. Gol yemediğimiz her geçen dakika kupa bize daha da yaklaşacaktı. Özellikle Juventus’un Barcelona’ya oranla fizik-kondisyon olarak daha diri bir takım olduğunu düşündüğüm için bu kanıya varmıştım. Ancak henüz 4.dakikada gelen gol tüm oyun planımızı alt üst etmese de fizik-kondisyon açısından takımı bir hayli aşağıya çekti.
Erken gelen golün ardından Barcelona yine oyuna hükmeden ve topa sahip olan taraftı. Ancak bu kez sabırla beklemekle birlikte bir an önce topu kazanmak isteyen bir orta sahamız vardı. Vidal ve Pogba’nın agresif oyunları sonucu gördükleri sarı kartlar da bunun bir göstergesi.

Kontrolü kaybettik
İkinci yarının başında da Barcelona’nın baskısına direnmeye çalıştık. Ancak 55.dakikada orta sahada kazanılan topu topuğuyla maç içinde hücuma ilk defa katılan Lichtsteiner’in önüne bırakan Marchisio ile başlayan atak Morata ile gole dönüştü. Bu golün ardından moralimizi ve güvenimizi yeniden kazandık. O kadar güven kazandık ki maç içindeki ilk ileriye çıkışını 55.dakikada gerçekleştiren Lichtsteiner, bu golden sonra 3 kez daha sağdan bindirme yaptı. Golden sonra yaklaşık 10 dakikalık süre zarfında kendine güveni gelen Juventus, yine sağdan gelişen bir atağın ardından Tevez’le ceza yayı üzerinden tehlikeli sayılabilecek bir fırsat yakaladı. Ancak maçtan önce büyük umutlar bağladığım Tevez, maç içindeki kaçak dövüşüne yakışır bir vuruş gerçekleştirip bu fırsatı kullanamadı.

Bu 10 dakika içinde Juventus savunma çizgisi maç içinde ilk defa orta sahaya kadar yanaşmıştı. Ancak orta sahayla, arka dörtlü arasındaki hat tehlikeli boyutta açıldı. 1-1’i bulduktan sonra açıkçası temponun düşürülüp topu ayağımızda mümkün mertebe çok tutarak, Barcelona’ya topu unutturmamız daha mantıklı olabilirdi. Bu süre zarfında Juventus ikinci golü bulsaydı muhtemelen ben bu cümleleri yazmıyor olabilirdim. Ancak maçı izlerken de golün ardından gerçekleştirdiğimiz, aşırı kontrolsüz, şuursuz baskının tehlikeler yaratacağına dair endişeler yaşadım. Nitekim Mascherano’nun Pogba’yı kündeye getirdiği pozisyonun ardından dönen top kalemizde gol oldu. Bu pozisyonda Buffon gibi tecrübeli ve özel bir kaleciden,  sektirme riskini düşünerek topu köşeye doğru çelmesini beklerdim.
Golün ardından Pereyra-Llorente ve zorunlu Coman değişiklikleriyle rakip kaleyi zorlasak da yine baskın yediğimiz 3’e 2 bir kontradan Neymar’ın fişi çekişini izledik. 3-1 kaybettiğimiz finalde de yediğimiz son iki golün kontra ataklardan baskın şeklinde gerçekleşerek kalemizde bitmesi ise şanssızlık.
Finalde Juventus adına öne çıkan performanslar ise Marchisio ve Pogba oldu. Pogba her ne kadar maç içerisinde Barcelona orta sahalarına karşı direnç göstermekte zorluk çekse de hücuma destek verdiğinde etkili oldu. Marchisio kontrollü bir oyun sergiledi ve şık topuk pasıyla golün başlangıcı oldu. Morata ve özellikle de Tevez beklenenin uzağında kaldı. Pirlo yaşı itibariyle kendisine diğer orta sahalardan yeterli destek gelmeyince oyuna dikte edemedi.  İlk yarıda Barcelona’nın, kanadını fazlasıyla zorladığı Lichtsteiner de, ikinci yarıda 55-65.dakikalar arası gerçekleştirdiği bindirmeler dışında silik gözüktü ve savunmada önemli zaaflar verdi.

Real Madrid’e karşı yarı finaldeki karşılaşmalarda olduğu gibi yine alan daraltarak oynamaya çalıştık ancak Barcelona’nın tiki-takasına karşı yeterli direnci ve sabrı gösteremedik. Yine Real Madrid’e karşı oynadığımız maçlarda gerçekleştirdiğimiz ve orta sahadaki isimlerin desteğiyle baskın niteliği kazanan ön alan presini de Barcelona’ya karşı neredeyse hiç kullanmadık, kullanamadık. Maçın ilk dakikasında yaptığımız presten korner kazansak da, ilerleyen dakikalarda Barcelona’nın tiki-takası tehlikeli boyutlara ulaşınca muhtemelen Allegri bundan vazgeçmeyi tercih etti. Chielli gibi hava hakimiyeti olan bir stoperin yokluğunda da kazanılan kornerleri hep kısa kullanmayı tercih ettik. Belkide Barcelona'ya karşı gerçekleştirebildiğimiz ve sadık kaldığımız tek özelliğimiz gerçekleştiremesek de baskı ve pres yememize rağmen savunmada kazandığımız topları gelişigüzel vurmak yerine pasla çıkmaya çalışmak oldu.
Çok büyük yüreğimizle, çok büyük oynadık ama başaramadık. Juventus üçlemeyi yapamadı ama özel bir sezon yaşatarak bizleri gururlandırdı. Vidal-Marchisio-Pogba-Pirlo orta sahasından belki iki, belki de üç isim ayrılacak. Gelecek sezon yapılacak kadro planlaması da bu nedenle büyük önem taşıyor.
Tabi bir de şu fotoğraftan sonra Buffon-Del Piero-Nedved-Trezeguet ve şu anda ismini hatırlayamadığım diğer “adam”lardan sonra yeni bir adam daha kazandığımızı söyleyelim.
Avrupa’nın zirvesine çıkamasa da isminin yeniden büyüklerle birlikte anılmasını sağlayan Juventus’un, Allegri’nin de dediği gibi sürekli olarak bu seviyelerde yer alması gerek. Buralarda dolaştığımız sürece kupaya uzanmamız çok da geç olmayacaktır.
                                                                                   YAZAN: ANIL YAZAR

5 Haziran 2015 Cuma

Bin Kilometrelik Hasret

Juventus taraftarı Nicolo De Marchi, Real Madrid-Juventus eşleşmesinde Juventus’un turu geçmesi halinde Berlin’deki finale yürüyerek gideceğine dair Twitter hesabından söz verdi.
Kulübün de ilgi göstermesiyle Berlin’e kadar olmasa da yaklaşık bin kilometrelik yolu kat eden Marchi, kulüp arabasının refakatinde yol aldı. Yolun bir kısmını bisikletle, bir kısmını da hava şartları nedeniyle kulübün arabasıyla geçen Marchi, Twitter hesabından, “Cuma akşamı Berlin’de olmayı planlıyorum” diye yazdı.
2003’te Old Trafford’da oynanan, normal süresi ve uzatma bölümü golsüz tamamlanan maçta Milan’a penaltılarda kaybeden Juventus, bu final için tam 12 sene bekledi. Marchi’nin yürüyerek aldığı bin kilometrelik yol, Juventus ve Juventus taraftarları için 12 yıldır hasretle beklenen Şampiyonlar Ligi finalinin bir temsili oldu. Juventus taraftarları 12 yıldır, Marchi’nin bin kilometre boyunca Berlin’e ulaşmak için yaşadığı sıkıntıları ve hasreti yaşadılar.
Calciopoli ile sarsılan, sonrasında Serie A’ya yeniden çıkmasına rağmen eski günlerinden uzak kalan Juventus için, 2011’de başlayan diriliş, bu sezon inşallah Şampiyonlar Ligi kupasıyla taçlanacak.
Yarı finaldeki en zayıf halka olarak görülmesine rağmen, gösterişten uzak efektif futboluyla Real Madrid’i saf dışı bırakan Juventus finalde Barcelona ile kapışacak. Barcelona herkes tarafından favori görülüyor. Kuşkusuz Katalanlar da maçın ilk dakikasından itibaren bu üstünlüğünü hem psikolojik hem de taktiksel olarak sahaya yansıtmak isteyecektir.
Kilit Nokta: Alan daraltma

Real Madrid karşısında görüldü ki merkezi çok iyi kapatan Juventus’un yumuşak karnı kanatlar. Savunmanın boyu uzayıp, oyun kanatlara açıldıkça Juventus’un merkez savunması ve göbeği o derece kırılgan bir hal alıyor. Barcelona’da Messi-Neymar-Suarez gibi adam eksiltebilen hızlı oyunculara, Alba ve Alves gibi kanat oyuncularının da eklenmesiyle kanatlar Juventus için önemli bir tehdit noktası haline geliyor. Bu noktada yine merkezi sıkı bir şekilde kapatan Juventus’ta,özellikle Marchisio ve Pogba’nın bekteki Lichtsteiner ve Evra’ya da mümkün mertebe yaklaşarak savunmada yardım getirmeleri gerekecek.

Barcelona’yı doğru yerde ve mesafede karşılamak da çok önemli. Yarı finalde Bayern Münih yaptığı gibi geniş alanda dozajı yüksek bir pres, Juventus’un arka tarafta eksik kalmasına ve zayıf yakalanmasına sebebiyet verebilir. Tam saha presi çılgınlığına düşmeyecek olan Allegri, oyunu yine dar alana sıkıştıracaktır. Bunun yanında orta sahadaki fiziksel ve sayısal üstünlüğümüzü savunmanın yanında hücuma da yansıtabilmemiz için, rakibi karşılama mesafesi ve savunma merkezi ayarlamasını da iyi yapmamız gerekiyor.
4-3-3’te orta sahada Barcelona’nın Iniesta, Rakitic ve Busquets’ine,Pirlo önderliğindeki Pogba-Vidal-Marchisio ile fiziksel ve sayısal üstünlük sağlayacak Juventus’un, Real Madrid maçında olduğu gibi orta sahayı iyi parsellemesi büyük önem taşıyor. Allegri’nin sezon başından beri dizdiği elmas biçimindeki dizilişle orta sahayı ve oyunu ne kadar uzun süre tutabilirsek, kupa için şansımız o denli artacaktır.
Sabır
İtalyan takımlarının genel özelliği finalleri ve tek maçları her zaman büyük bir disiplin içinde ve sabırla oynamalarıdır. Bu mücadelede de oyunu mümkün mertebe dar alana sıkıştırarak ne kadar uzun süre götürürsek şansımız da o derece artacaktır. Kalemize saldırmasına karşın gol bulamayan Barcelona, yorgunluğun da etkisiyle gerilerek özellikle uzatmalarda oyunun kontrolünü kaybedebilir. Pirlo gibi bir ayağa sahipken duran toplardan büyük fırsatlar yakalayabiliriz.
                                                                                                     YAZAN: ANIL YAZAR