Geçen sezonu İtalya Serie A’da bir kez daha şampiyon
tamamlayan, ancak taraftarın ve camianın 3 sezondur beklediği Avrupa kupaları
sıçrayışını gerçekleştiremeyen Juventus’ta yaz dönemi hareketli geçti
diyebiliriz. Kulübün içinden gelen biri olan ve yıllarca bu formayı terletmiş
olan Antonio Conte ile yollar ayrıldı. Conte, İtalya Milli Takımı’nın yolunu
tutarken, “zebralar’ın” başına ise Milan ile 2010-2011 sezonunda bir
şampiyonluk yaşamasına rağmen daha sonra Conte’nin Juventus’u karşısında
başarısız olan Massimiliano Allegri geldi. Agnelli ailesinin bu hamlesi herkeste şaşkınlığa sebep oldu. Yeni sezonda Juventus, ne yapar, ne
kazanır, nasıl oynar gibi konulara geçmeden önce geçen sezona ufak bir bakış
atalım.
2013-2014 Sezonu
Analizi
Antonio Conte’nin önceki iki sezona göre takımın gol
yollarında yaşadığı sıkıntıyı çözmek için forvet hattına istediği transferler,
Serie A özelinde sonuç verdi. Manchester
City’den 10 milyon Euro bonservis bedeliyle transfer edilen Carlos Tevez ve
Atlethic Bilbao’dan takıma katılan Fernando Llorente takviyeleri takımın kimyasına
uymuş gözüktü. 2 senedir İtalya’da kurduğu hegemonyada Pirlo, Vidal ve Marchisio
gibi kilit orta saha oyuncularının etkili olduğu Conte’nin takımında, stopere
gerçekleştirilen Ogbonna ve devre arasında kiralık olarak takıma dahil olan
Pablo Osvaldo transferleri kadro derinliği adına önemli hamlelerdi. Ancak Conte’nin takıma başına geldiği ilk
sezondan itibaren takımda yer alan ve benimde çok beğendiğim isimlerden Alessandro
Matri ve Emanuele Giaccherini’nin, Milan ve Sunderland’e satılması yönetimle
Conte’nin arasının açılmasına neden oldu.
Sezon başı oynanan Supercoppa Italiana’da Lazio’yu 4-0
yenerek yeni sezona kupayla giren Juventus, ekim ayına kadar namağlup bir
şekilde geldi. Bu esnada lige fırtına
gibi bir giriş yapan ve ilk 10 haftayı kayıpsız geçen Roma’nın arkasında kalan
takım, Şampiyonlar Ligi’nde de iyi bir başlangıç yapamadı. Ligin 8. haftasında Fiorentina ile deplasmanda oynadığı
karşılaşmanın ilk yarısını 2-0 önde kapatmasına rağmen maçı 4-2 kaybeden
Juventus, 3 gün sonrasında da Şampiyonlar Ligi’nde Real Madrid deplasmanından
puansız ayrıldı ve takımda çatlak sesler çıkmaya başladı. Hatta bu dönemde Real
Madrid ile evinde oynadığı karşılaşmada takımın iki senedir oynadığı 3-5-2’den vazgeçerek
4-3-3’ü deneyen Conte, savunma hatalarına çare bulmaya çalıştı.
Evindeki Kopenhag galibiyeti dışında grupta
galibiyet alamayan Juventus, kar yağışı
sebebiyle ertesi güne ertelenen ve 2 günde tamamlanan maçta Galatasaray’a son
dakikalarda yediği golle mağlup olarak grubu 3.sırada tamamladı ve Şampiyonlar
Ligi’ne erkenden veda ederek yoluna final maçının kendi sahasında oynanacağı
UEFA Avrupa Ligi’nden devam etti.
Avrupa Ligi’nde yoluna son 32 takımla devam eden Juventus
sırasıyla Trabzonspor, Fiorentina ve Lyon’u eledikten sonra son 3 sezonun öne
çıkan bir başka takımı Benfica’nın rakibi oldu. Deplasmanda 2-1 kaybedip kendi
evinde 0-0′la kupaya veda eden Juventus, eşleşme genelinde etkisiz bir futbol
ortaya koydu. Benfica Teknik Direkötür Jorge Jesus’un forvet oyuncularıyla Pirlo’ya
uyguladığı pres, Juventus’un yumuşak karnını bir kez daha ortaya çıkardı .
Serie A’da ligin 8.haftasında alınan Fiorentina
mağlubiyetinin ardından 12 maçlık bir galibiyet serisi yakalandı. 31.Hafta’da
Napoli deplasmanında alınan yenilgiye kadar süren bu uzun seri Juventus’un ligi
garantilemesine yetti. Ligin bitimine 2 hafta kala Roma’nın, Catania
deplasmanında aldığı yenilgi Juventus’a 30.şampiyonluğu müjdeledi. Ancak ligde ve Avrupa’da alınan sonuçlar ve
oynanan oyun arasındaki uçurum Juventus’un defolarını her geçen gün daha çok
açığa çıkarttı. Oyun planı Pirlo’nun geriden başlattığı hücumlarla şekillenen ve
Pirlo’nun etrafındaki Marchisio, Vidal ve Pogba gibi oyuncuların da maksimum
verim vermesi gereken Juventus’ta, forvet oyuncuları zaman zaman rakip defans
ile orta saha arasında sıkışarak etkinliklerini kaybediyor. Özellikle Benfica
eşleşmesinde Jorge Jesus’un Pirlo’ya uyguladığı orta saha ve forvet etkileşimli
ön alan presi, Pirlo’yu yalnızlaştırarak etkinliğini azalttı ve takımın hücum
gücü kesildi. Gol yollarında pusulasını kaybetmiş bir Juventus ortaya çıktı.
Takımın fiziki direncinin de Avrupa Ligi maçlarında yetersiz olduğunu ve iyi
alan daraltan ve iyi kapanan takımlara karşı ekstra iş yapacak bazı yetenekli
ayaklara ihtiyaç duyduğu da gözlendi.
Sonuç olarak 2013-2014 sezonunda Serie A’da üst üste üçüncü
şampiyonluğunu kazandı Juventus. İtalya’da geri kazanılan hegemonyaya rağmen
Avrupa’da beklentilerin uzağında kalınmış olması can sıkıcı. Finalinin evinde oynanacağı UEFA Avrupa Ligi’nde
de başarılı olamayan Juventus’ta, Avrupa Kupaları’na olan başarı açlığı her
geçen sezon artıyor.
Allegri Dönemi
Conte’nin takımdan ayrılmasının ardından transfer
konusundaki görüş ayrılıkları gösterildi. Bu klişenin ardından takıma şaşırtıcı
bir şekilde Massimiliano Allegri getirildi. Açıkçası bu hamle ben de dahil
olmak üzere Juventus taraftarlarında büyük bir hayal kırıklığı yarattı.
Teknik direktörlük kariyerinde 2 defa İtalya’da “Yılın
Teknik Direktörü” seçilen Allegri’nin, taraftarda ve camianın genelinde hoş
karşılanmamasının sebebi Milan’daki performansı. Milan’ın başındaki ilk sezonunda Serie A’yı
ve İtalya Süper Kupası’nı kazanmasına rağmen devam eden 3 yıl içinde Conte’nin
Juventus’u karşısında aciz kaldı. Geçen
sezon Juventus 33 galibiyet alırken, sezona Milan’da başlayan ve kötü gidişin ardından
ligin ikinci yarısını göremeyen Allegri’nin ise Juventus’a ne verebileceği
merak konusu.
Transfer döneminde takıma kadro derinliği yaratabilecek
önemli isimler dahil edilirken, geçen sezon aksayan bölgelere de gerekli
takviyeler yapıldı. Real Madrid’den 20
milyon Euro bonservis ödenerek takıma dahil edilen ancak ilk antrenmanda
sakatlanan 21 yaşındaki Alvaro Morata, Carlos Tevez’in yardımcı santrfor
görevinde ona iyi bir partner olabilir. Manchester United’dan transfer edilen
Patrice Evra da son 2 sezonda sol bekte yaşanan sıkıntıya çare olacaktır. Paris
Saint Germain’den bonservissiz olarak alınan Gineli Kingsley Coman takımın yeni
Paul Pogba adayı. Bu isimlerin dışında Sassuolo’dan Luca Marrone, Udinese’den
Roberto Pereyra, Hellas Verona’dan Romulo, Siena’dan alınan ancak Atalanta’ya
kiralık verilen genç yetenek Valerio Rosetti transferde öne çıkan isimlerdi.
Takımdan ayrılan isimlerse, Mirko Vucinic ( Al-Jazira), Federico Peluso (Sassuolo),
Fabio Quagliarella (Torino), Mauricio Isla (QPR- kiralık) ve kiralık sözleşmesi
sona eren Pablo Osvaldo oldu.
Transfer döneminde takımdan ayrılacağı yönünde sıkça haber çıkmasına rağmen Sebastian Giovinco'nun takımda kalmasının ise çok yerinde bir hamle olduğunu düşünüyorum.
Massimiliano Allegri
Juventus’ta Başarılı Olabilecek Mi ?
Bu sezon İtalya Süper Kupası’nın 23 Aralık’ta oynanacağının
açıklanmasının ardından maç performansını merakla beklemeye koyulduğumuz
Juventus, efsane oyuncumuz Del Piero’nun formasını giydiği Singapur Ligi’ndeki takımlarla
hazırlık maçı oynadı. Asya Turu’nun ardından Trofeo TIM 2014 Turnuvasına
katıldı. 45’er dakikalık iki maç oynadı ve Milan’a 1-0 mağlup oldu. Takımın
hazırlık dönemindeki çalışmalarının sonucunu net olarak lig başında
görebileceğimiz için Conte’nin Juventus’u ile Allegri’nin Juventus’u arasında
olabilecek muhtemel farklılıklara değinelim.
Antonio Conte, dünya üzerinde fazla tercih edilmese de 3-5-2
formatıyla İtalya’nın zirvesine yeniden Juventus ismini yazdırmayı başardı. Allegri
ise 4-3-3 oynatmayı seven bir teknik direktör. Defans hattında Andrea Barzagli,
Chiellini ve Bonucci geçtiğimiz sezon birlikte oynadılar. Bu sezon ise bu üçlü dağılacak. Sol beki
Patrice Evra, sağ bekte ise Lichtsteiner oynacaktır. Barzagli ve Chiellini ise
tandemi oluşturacak gibi duruyor. Barzagli’nin sakatlığı nedeniyle ligin ilk birkaç
hafta maçını kaçırması bekleniyor.
Carlos Tevez üçlü forvetin sol kanadı için kuvvetli bir aday. Bu durumda santraforda
Fernando Llorente’ye yer açılıyor.
Allegri’nin Juventus’un başında ne yapacağı konusuna
gelirsek ise bu birazda takımdaki veteranlara bağlı bir durum. Juventus’un en
önemli 3 oyuncusu; Buffon, Barzagli ve Pirlo. Üç oyuncu da 30’lu yaşları
ortaladılar ve gün geçtikçe fizik olarak daha da düşüyorlar. Ayrıca Pirlo’nun
Allegri ile Milan’dan kalan bazı tatsızlıkları da olduğu söyleniyor. Hatta
Pirlo’nun sırf bu nedenle Milan’dan ayrılarak Juventus’a transfer olduğu iddia
edildi.
Vidal muhtemelen Allegri’nin en önemli kozu olacak. Orta
sahadaki kesici ve savunmaya yardımcı görevinin yanında hücumda başarılı bir
oyuncu olan Şilili, takımdaki yeri garanti olan isimlerden biri. Orta sahayı
çoğunlukla kesici ve defansif isimlerden oluşturmayı seven Allegri’nin Pirlo’ya
karşı tutunacağı tavır merakla beklenirken, sakatlığı nedeniyle 30 gün takımdan
ayrı kalacağı açıklanan Pirlo’nun ligin ilk haftalarını kaçırması sıkıntı
verici bir durum.
Alman internet sitesi Transfermarkt'ın verilerine göre, Serie
A’da mücadele eden 20 takımın toplam piyasa değeri 2 milyar 410 milyon avro.
Juventus, 338 milyon avro kadro değeriyle Serie A'da açık arayla başı çekiyor. Bu değerde bir takımın artık Şampiyonlar Ligi’nde
ses getirmesi gerekiyor.
Lig geneli için konuşmak gerekirse geçen sezon zirveyi
zorlayan Roma’nın ve nokta transferler yapan Milan ile Napoli’nin bu sezon bizi
zirvede pek yalnız başımıza bırakacağını düşünmüyorum. Yeni teknik direktörümüz
ve geçen sezon çözüm üretilen oyun anlayışımızla birlikte zorlu bir Serie A
sezonu Juventus’u bekliyor. Şampiyonlar Ligi’nde de geçen sezon yaşanan sıra
dışı durumların ardından gruptan çıkmak öncelikli hedef olmalı. Transfer döneminin bitmesine birkaç gün kala kulübün adı Podolski ve Falcao isimleriyle anılıyor. Falcao gibi net bir golcünün, Morata'nın da dönüşünü de düşündüğümüzde Tevez-Falcao-Morata üçlüsü Serie A kalitesinin üstüne çıkıp Şampiyonlar Ligi'nde de iş yapabilecek bir rotasyon olur.
Şampiyonlar Ligi A
Grubu’nda; Atletico Madrid, Olympiakos ve Malmö ile mücadele edecek olan Juventus’un
grubunu değerlendireceğimiz yazımız da çok yakında yayında olacak.
HAZIRLAYAN : ANIL YAZAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder